10 Mayıs 2012 Perşembe

hayat tüm saçmalıklarının yanında da güzellikler barındırıyor. bunu görmek herkese de nasip olmuyor sanırım. ben dünyaya bakmasını biliyorum artık...

baharla birlikte canlanan tüm varlıklar ruhumu adeta besliyor... ayrıca sahip olduğum güzel yürekli bi arkadaşımdan da hayata dair çok güzel şeyler öğrendim, iyiki var...

yolda yürürken ne kadar da ismini bilmediğim ağaçlar varmış. onları öğrenmemi bekliyorlarmış, onları koklamamı bekliyorlarmış.. bugün mis gibi kokan akasya ve ıhlamur ağaçlarının olduğu bi yolda yürüdüm.

daha sonra uyuyan köpekleri izledim, patilerini kıvırıp uyumalarını..uyanık olanlarına selam verdim..kedişleri anlatmıyorum bile..

sonra yaşadığım şehire manzarası olan yamaç boyundaki çimlere oturdum ve yalın ayak çimlere bastım... ve güneşi içime çektim...

insanları daha az önemsedim...

yeni şarkılar keşfettim, eski şarkılarımı anımsadım...

canım aslında sıkkın ama düşünmek istemiyorum ve başarabiliyorum Allah'a şükürler olsun...

16 Nisan 2012 Pazartesi

başkasının aşkına heyecanlanmak imrenmek bana kendimi berbat hissettiriyor..
aklım karışık kuruşuk.. içimi boşaltmak istiyorum sürekli... 

keşke hiç aldatmamış olsaydın beni ya da hiç barışmamış olsaydık...

şimdi başka bi hayatı yaşıyo olsaydım...

ya da beni gerçekten seven birinin hayatını paylaşıyo olsaydım... birini mutlu etme çabasında olsaydım.. içimden bi ilişki için bişiler yapmak gelseydi özetle. güvendiğim biri olsaydı...

geçmişte bana söylediğin yalanları şimdiki gerçeklere oturtarak zaman harcamasaydım. her gün yeni bi şey hatırlayarak canım yanmasaydı..

var olan gerçekleri görmezden gelmeye çalışarak canımın daha az yanması için çabalamasaydım.

hatalar yapmasaydım...

bana gerçekten bakan bir çift göz olsaydı. gerçek güzelliği gören bi çift göz...
"gerçekten" beni sevdiğini söyleyen dudaklar olsaydı...

gelecek için hayaller kuruyo olsaydım planlar yapıo olsaydım.. bi işi başarma isteğim olsaydı..

sen çok mu akıllıydın ya da ben mi çok salaktım. sana neden bu kadar güvendim ki ben!

12 Nisan 2012 Perşembe

bu geceki isyanım da, çok fazla arkadaşımın oluşu..

bi ara ne güzel elemiştim çevremdeki insanları.. üniversite bitti tekrar yaşadığım şehre döndüm. yine bi gereksiz çevre olaylarına girdim. bana bu kadar sosyallik yaramıyor. herkesin ilişkilerinde arkadaşlıklarında nedense hep kilit noktası oluyorum. sonra kendimi kullanılıyomuş gibi hissediyorum. aslında öyle bi durum yok. hatta böyle ilişkileri düzeltiyorum diye mutlu da oluyorum ama ne bilim bi zamandan sonra kendimi bi boş hissediyorum. kendime bi yararım yok.. ona üzülüyorum. bu yaştan sonraki arkadaşlıklardan da bişi beklemiyorum zaten gelip geçici olduklarına eminim. olmasında zaten napalım...

11 Nisan 2012 Çarşamba

bazen insanların az hayvanların çok olduğu bi yere gitmek istiyorum paranın geçmediği bi yerlere : bi bahar bunalımı

bahar bana yaramadı.. böyle bu bunalım havalar aynı mevsimin özelliği gibi gel git değişken kafalar..
aslında her şey güzel sadece biraz karmaşık.. geleceği göremediğimi düşünüyorum bazen.. tahmin edemiyorum.

hayatımı kiminle paylaşabileceğimi ya da hangi işi yapacağımı kestiremiyorum..
erikson abimize göre tam da yakınlığa karşı uzaklık psiko sosyal gelişim evresindeyim. yahu ne bunalım geçiyo bu evrem arkadaş. diğer evrelerde ne halt yicem ben.
insanlar benden çok şey beklerken içimden bişi o kadar sızlıyo ki. daha iyisini yapmayı ben de çok isterim. o bişeyleri başarmış, gelecek kaygısı olmayan, kendine deli güveni olan biri olmak bende isterim. ama sadece istemekle yetiniyorum. bişi yapmak gelmiyor içimden. her dakika erteliyorum. birazda umudumun az olmasına bağlı. ben kpssden 85 alıcam ve doğuda bi ilde öğretmenliğe başlıcam. bu çalışma temposuyla hatta 3 aylık bi süreçte ne değişir ki diyorum. sonra dibe batıyorum yine. herkes bi hayal kuruyo üzerimden. bana da o hayallere eşlik etmek kalıyor. yakın zamanda hep bi mucizeye inanmıştım. o secret dalgasından önceydi bu inanışım. ben durucaktım evrende ve o bana gelicekti. gelmiyor gelmiyor gelmiyor....

biraz daha beklicem bi kaç ay daha. o ara bi mucize oldu oldu. olmadı o pis kokan tv de ismi söylenince bib geçilen o üç harfli şeyi yemiş olucam..

gel nolur gel.. bekliyorum.

22 Eylül 2011 Perşembe

bunalım bi yazı daha.


büyümek istedik dimi hep? büyümek demek, küçücük ayaklarımıza olması için can attığımız güzel topuklu ayakkabıların tam olması demek değilmiş işte sadece.

küçülse ayaklarım yine. annemin elinden tutup gezmelere gitsem, sonra toplayıp ayacıklarımı misafirlikte uyusam.

beyaz dantelli çoraplar giysem yine. o beyaz çoraplar kirlense sokakta oynarken. sonra yırtılsa. "aa bak patates çıkmış anne!" desem kahkaları patlatsam..

sonra daha da küçülse. patikler örülmüş olsa güzelliğine :)

sonra ana rahminde bebe olsam anneme tekmeler atsam. yine annemin üzerime bi sürü hayali olurdu dimi; mutlu olsun, güzel bi mesleği olsun diye. sonra o ayaklar büyüyüp annemin deyişiyle düven kadar olsa onu yine mutsuz edicek yaşa gelmiş olurdum herhalde...

12 Eylül 2011 Pazartesi

böceğime..



evet şuan tıpkı o gün gibi duşuma girdim çıktım, ve bilgisayar başındayım. evet evet birazdan sen arayacaksın. arayacaksın ve o gün sinirle dışarı çıktığım gibi dışarı çıkmıcam. sinirliysem dışarı çıkmamayı tercih edicem. arıcaksın ve bana neredesin diye soracaksın görüşelim diceksin. ben de tamam canım diyip hazırlanıp senin sevdiğin kırmızı, önü fiyonklu bluzumu giyip dışarı çıkıcam. sonra dolaşıcaz, markete alışverişe gitmek de yok. sadece senle vakit geçiricem. en geç 6 gibi de evime dönücem tartışmadan ve sinirle hata yapmadan...

sonra eve geldiğimde seni aradığımda güzel güzel konuşabilicez.öptüm canım diyip kapatıcam. belki de seni seviyorumu sen eklersin. (....), tamam tamam ben eklerim.

bi sonraki günde balık tutmaya benle gidersin. bi sürü güzel fotoğraf çekiliriz, bu sefer pillerimin şarjı var. mangalımızı da yaparız. eve dönüş yolunda da bi sahil yaparız olmaz mı? akşama facebooka girersin çok konuşmayız sen takılırsın arkadaşlarınla.. silmezsin ama beni.. açıklama yapmak zorunda da kalmazsın. ben de seni o kadar çok aramam..

sonra bugün içimde acıyla uyanmam. ne olduğumuzu bilmiyorum gibi cümleler kurmam mesela. seni ararım günaydın canım, neredesin derim.. sen işine gücüne bakarsın. bütün gün yalnız başıma evde kapanıp oturmam ben de. seni ararım akşam üzeri ,işten çıktıysan görüşebiliriz.. sana sarılabilirim mesela... evet tam şu saatlerde 17.10da. senin yanında olabilirim.

gerçekten ayrılmadığımızı bilmek istiyorum.. sadece biraz bunalmış olabilirsin. ama sakın uzaklaşma.. sesini duyabileceğim uzaklıkta ol sadece, yanımdan ayrılma, elimi de sakın bırakma...